2013 ve Sonrası İçin Pazarlama Tahminleri – Geçmişten Günümüze Bir Değerlendirme

İçerik Pazarlamanın Baştacı Olacak

Madem konu bir önceki ve ondan önceki yazılarda gelecekten açıldı, öyle devam edelim. Pazarlama dünyasında 2013 ve sonrasında bizi neler bekliyor? Neredeyiz, nereye gidiyoruz? Buyrunuz yorumlar/tahminler:

2013 Nasıl Başladı?

Geçtiğimiz yıl ve bu yılın başlangıcına bakınca gördüğümüz tablo 2013’ün pazarlamacılar ve dijital yazarların yılı olacağını söyleyebiliriz. İçinde bulunduğumuz yıl içerik, sosyal medya, SEO ve e-postanın bir arada dengeli/uyumlu kullanılması için çabalandığı bir yıl olacak pazarlama profesyonelleri için…

Geçmiş yıllarda henüz ayrıntılı biçimde oluşmadığı için çok etkili kullanamadığımız rakamlar artık daha fazla yol gösterici olacak. Usta pazarlamacılar karar alma süreçlerine analitik ve otomasyonu dahil edecekler.

Son birkaç yıldır ilgi çekici olmaya başlayan içerik bu yıl “baş tacı” olacak! İçerik üretenler yani online yazarlar bütçede bir gider kalemi olmaktan çıkıp, değerli bir “varlığa” dönüşecek.

Gelecek zaman kipi ile konuşuyor olabiliriz ama tüm bu gelişmeler çok yakınımızda, hatta olmaya başladı bile!

Tabi her zaman olduğu gibi geleceği anlamak/öngörmek için biraz geçmişe bakmak gerekiyor:

En Başta “Müşteri Veritabanı” Vardı

2000’li yılların başında “potansiyel müşteri” en çok konuşulan konulardan biriydi. Özellikle B2B pazarlamasında talep yaratmak için üzerinde en fazla durulan kavram “müşteri veritabanı” yaratmaktı.

“Müşteri veritabanı” yaratmak için çeşitli kaynaklardan (dernekler, odalar vb.) bulunan potansiyel müşterilere doğrudan postalar gönderilir, konu ile ilgilenirse bu postalarda yer alan broşürlerdeki yırtılabilir küçük kuponları doldurup, firmaya geri göndermeleri istenirdi. Bu kuponlarda veritabanı için gereken müşteri bilgileri olurdu.

Bir başka yöntem de fuarları gezerek kartvizit toplamaktı.

e-Posta pazarlamasının kullanılmaya başlanması ile birlikte bu kanaldan ilk ve en hızlı şekilde faydalanan B2C oldu. B2B’nin e-postaya alışması biraz daha zaman aldı.

Bu yıllarda e-posta pazarlamasında potansiyel müşteriye her ay yeni bir teklif vb. özel bir alternatif sunuluyor, e-posta geri dönen herkes ilgi derecesine bakılmaksızın daha sonra telefonla aranıyordu.

Bu dönemlerde “potansiyel müşteriler” sadece birer potansiyel müşteri idi. İlgi dereceleri ölçülemediğinden hangi potansiyel müşterinin almaya daha yakın olduğu bilinemiyor, hangisinin daha önce aranması veya aranmaması gerektiğine karar verilemiyordu.

Her Potansiyel Müşteri Eşit Şartlarda Yaratılmadı

Sonraki süreçte devreye internet girdi. Web sitelerinin izlenmeye başlanması ile yeni bir dönem başladı. Bu aşamada pazarlamacılar her şeyi birleştirecek bir araca ihtiyaç duydular ve pazarlama otomasyonu devreye girdi.

CRM ve interneti bir araya getiren pazarlama otomasyonu kampanyalarda sıkça kullanıldı. Ölçebilmenin verdiği avantajla, fazla ilgili olmayan potansiyel müşteriler aranmıyor, böylece daha fazla sayıda kampanya daha kısa sürede yönetilebiliyordu.

Bu aşamada web sitelerinde “açılış sayfaları” doğdu. Potansiyel müşteriler derecelendirilmeye ve geri beslenmeye başlandı. Geri dönüş oranları ölçüldü.

Potansiyel müşteriler artık sıcak, soğuk gibi derecelendirilebiliyordu.

Tüm bu değişimler büyük oranda satışçının kontrolünde olan satış sürecini, alıcının tarafına doğru kaydırıyor, alıcıyı bir anlamda güçlendiriyordu. Alıcı, satın almayı tamamlama aşamasına gelene kadar pek çok süreci kendi yönetiyordu. Bu gelişme pazarlama departmanları için bir dönüm noktası oldu. Pazarlama departmanları potansiyel müşterilerin geliştirilmesi ve geri beslenmesinde daha fazla roller üstlendi.

Pazarlama Otomasyonu ile “Daha Akıllı” Denilebilecek Yeni Bir Dönem Başladı

Pazarlama otomasyonu ile satış sürecini destekleyip geliştiren, pek çok açıdan daha verimli bir pazarlama stili doğdu.

Günümüzün pazarlama trendi denilebilecek “İçerik Pazarlaması” ile pazarlamada akıllı bir dönemin başladığını söyleyebiliriz: İtirazlar, kullanıcı deneyimleri, faydalar, hatta potansiyel müşterilerin olası sıkıntıları rahatlıkla ifade ediliyor. Durum böyle olunca satışçıların yükü büyük oranda hafifliyor.

Pazarlamada içeriğin adeta “baştacı” olduğu bir dönem yaşıyoruz.

İçeriğin önem kazanması ile birlikte içerik üretenler de günümüzde oldukça önemli hale geldi. Yetkin metin yazarları, video yapımcıları, yayımcılar… Usta pazarlamacılar bu alanlardaki yetenekleri keşfetmeye başladılar. Tabi ki daha yeteneklilerin fiyatları ucuz değil, ama kaliteli içerik için ödenecek ücret iyi bir yatırım olarak görülüyor.

Gittiğimiz Yerde Yollara İhtiyaç Yok

Bundan yüzyıl kadar önce (sanırım o dönem 🙂 ) meşhur zincir mağazalar patronu John Wanamaker “Biliyorum reklamlara harcadığımız paranın yarısı boşa gidiyor. Ama hangi yarısı bilmiyoruz.” şeklinde bir söz söylemiş.

2013 yılında bu ölçülemeyen reklamlar artık bir sorun olmaktan çıkıyor. Günümüzün modern pazarlamacılarının ellerinde artık çok daha gelişmiş otomasyonlar/ölçümleme araçları var. Tüm bu araçlarla pazarlamacılar artık datalarını daha etkili yönetip, bakış açılarını rakamlara göre şekillendirebilecek yetkinlikteler.

“Pazarlama Otomasyonun” ana akım olmaya başlaması ile birlikte, bu konu yakın zamanda pazarlama konferanslarının da en sıcak gündemlerinden biri olacak gibi görünüyor. Teknolojinin sağladığı imkanlarla pazarlama harcamaları analitik olarak incelenecek, pazarlamayla ilgili her türlü kanıtlar rakamsal olarak ortaya çıkacak ve pazarlamacılar bu rakamlara göre yönlerini belirleyecek.

Tüm bu sürecin bir sonucu olarak yakın bir gelecekte gelir masasında pazarlamacılar için de bir koltuk ayrılacak gibi görünüyor.

———

Kaynak: http://www.copyblogger.com/future-of-marketing/